Yaratıcılığı, beyindeki kopan üretme fırtınalarını, paylaşmayı, desteklemeyi.. hem önemli buluyorum hem de seviyorum. Üretici düşüncenin en yoğun olduğu yerdir ‘Toprak’. Üzerinde durdukça yönlendirir seni. Ellerin, kolların, ayakların, bacakların, ağzın, burnun, kulakların, hatta tüm bedenin senkronize çalıştığı nacizane hayattır; ‘Toprak’.
“Toprak Hayattır!”
Herzaman bu hayatın üzerinde olamadığımı farkettiğimde üreterek iyi hissetmemi sağlayacak bir el işi girdi hayatıma. Makrome: Düğümleme Sanatı.
Uzun yıllar yapılmış ancak gelişen dünyayla geriye çekilmiş bir sanat. Bu sanatın benim için önemi yaratıcılık. Bir diğer önemi beceri. Bir diğeri ise içindekini dışarı çıkarmanın bir yolu olarak gelmesi. Sevgimi de, sıkıntımı da, üzüntüm ve göz yaşımı da, bazen kıymet verdiğim insanların, gözlerinin ışığının kalbimde yer etmesini de yansıttım. Kimseler bilmeden çok şey döktüm içimden. Bazıları bilindi, bazıları ise hala bir yerlerde saklı…
Üzerlerinde geçirdiğim zamanla her biri nadideydi.. ve her birini hatırlarım, nasıl yaptığımı. Kolay değil. Bir yaşanmışlık var. Bazı şeyler kolay unutulmaz. Kısa hayatta unutmaya zaman da olmaz belki, kimbilir…
Ellerimin her noktasına değdiği, bildiğim teknik ve tamamen hayal gücümden yararlanarak yaptığım yaprak motifi, duygularımı bu denli dışarı çıkaracağını da bilemezdim elbet. Ama hep derim ” Hiçbirşeyi nedensiz yaşamıyoruz” diye.
Evet! Bir yaprağa benziyor. Görünen o. Ancak bende görünen, yaşanmışlık ya da bir neden.
Yaşadıklarınızı gözden geçirin. Hiçbirşeyin nedensiz olmadığını anlayacaksınız 😉