image

     Toprağa dokundum. Tüm dünyayı birbirine bağlayan toprağın, bir parçasına…

     Dokunurken ve uğraşırken hissettiklerim, çoğu zaman tarifinde sıkıntı yaşadığım, yetersiz kaldığım bir duyguda, güçte…

     En çok beni hislendiren, dedelerimin(atalarımın) ellerinin değdiği, terlerinin damladığı, kimi zaman soluklanmak için oturduğu, otururken atıştırdığı yemeklerden parçaların döküldüğü, ekinler ekip büyük bir gayretle bakımını yaptığı, sonra hasat ederken emeğinin karşılığını almasının verdiği mutluluğa şahit olan toprakların üzerinde olmak, ona dokunmak. Evet, beni fazlasıyla güçlü hissettiriyor. Koca bir varlığa, geçmiş varlıkların kalıntılarına dokunuyorum…

     Ömürlerinin sonuna varınca, bazen de yaşadığı toprakları korurken verdiği çabanın sonunda, gücünün yetersiz kaldığı, haince bir tuzakla veya adaletsiz bir güçle karşılaşınca yine bu toprağa giren atalarım var. Onlara da dokunuyorum…

     Ülkemin en uç noktası dahil, dünyanın herhangi bir yerinde toprağa dokunan insana da dokunuyorum. Onların dokunurken hissettiklerini de yaşıyorum. İnsan, insanın halinden anlıyor, eğer geçtiği yollar bir ise…

     Toprakla olan ilişkim, dokunmakla başladı. Üzerinde harcadığım emek ise, ilişkimizi sağlamlaştırdı ve güçlendirmeye devam ediyor. Herşeyin başladığı ve son bulacağı yerde uyanan, bir hayat geçirme isteği, içimden geliyor. Bunu yadırgayamıyorum. Özümün açığa çıkmasını yok sayamıyorum.

     Toprağa dokunarak, çalışarak, üreterek, terleyerek, gün sonunda eve yorgun girdiğim bir gündeki hisli duygularımın vesile olduğu düşünce içerisinde, tıpkı bir serüven dizisi gibi olan yaşamımı detaylarıyla izlemeye ve anlamlandırmaya çalışıyorum. Benim için anlamlı olan her ânı, hissettirdikleriyle anlamlandırma ve paylaşma yoluna girdim, elimden geldiğince. Sadece bir kişide dahi olsa farkındalık uyandırır diye. Farkındalık uyandırır, yolumuzu açık eder diye…

     Bu düşünceye vesile olan atalarıma da kısa bir seslenişim var:

“Siz, güçlü atalarım! Belki sizin gibi güçlü bir birey olamayacağım ancak gayret içinde, olmak için çabamı daim kılacağım. Siz yol gösterensiniz. Yolu silinen değil! Varlığınız ve çabalarınız nedensiz değil. Deneyimleriniz, öğretilerimizdir. Ruhunuz şâd olsun! Hala vâr olanlarınız da, başımızdan eksik olmasın”.

     Toprağa bastığımda, hissettiklerim, geçmişimin kudretinden ve geleceğime olan umudumdandır. Geleceğime de kısa bir seslenişim var:

“Ve siz, atalarımın nesli!
Kalın sağlıcakla ve farkındalıkla! Farkındalığınız hem geçmişinize hem de içinde bulunduğunuz âna olsun. Geleceğimizi bunlar belirliyor. Yolumuz açık olsun…”

     Herşeyin bir nedeni var. Varlığımın nedenini, belki gözlerimi son kez kapadığımda anlayacağım. O zamana kadar kendimi ve çevremi anlamlandırmaya devam etmeye ve bunları paylaşmaya çabamı daim kılacağım. Neden her ne ise, hayıra olsun…

Kamer AYGÜN