7.19’dur gidiyor kalkışlarım. Daha öncesinde günün doğuşuna kalan ramaklara şahit olmuş ve uyumamın ardından…
Bir neşeyle, sıcak güne başladım. Önce yatakta gerindim, kaslarımın gevşemesiyle aksi yönde bir manevrayla harekete geçtim…
Sabahları tam anlamıyla ayık hissetmem için suyu değdirmem gereken yerler var. Yüz, baş, ense, kollar, ayaklar.. vücudun kan akışının yoğun geçtiği ve etkili olan noktalar desem bilimsel bir havaya sokarım ve ilginç gelebilir. Ama hiç uğraşmayayım, direk abdest alın gitsin…😄
Ayıklandığımda yatağımdaki geceden kalma sıcak taşı, kuzine üzerine koyup akşama hazır kalsın diye koyarken, diğer yandan da hemen baş ucumda duran su şişemi de mutfağa indirdim. Gece susuz yatamıyorum. Evvelden beri böyledir. Askerde bile böyleydi. Hemen yastığımın arkasında bir şişe su bulunurdu. Hatta soğuk zamanlarda yorganın içine koyardım ki, gece ısımla ısınır da sıcak içerim diye.. ey gidi günler, insan ihtiyaç duyunca çözüm de üretiyor…🙏
Ve mutfağın kapısını açtım.. göz göze geldik. Kahvaltısını yapıyordu; şöminenin ısıttığı mutfakta çalan radyonun musikisinin eşliği ile o bal suratına en çok yakışan yemyeşil gözleriyle bana bakarak…
Beni görünce yüzü tebessüm etti. Selamlaştık.. hayırlı sabahlara…
Bugün çokça güzel an yaşadım. Havanın güzelliği, esen rüzgarın tadı, net gözüken dağlar, karı koca Langona yılanlarıyla münasebetimiz, yaptığımız işin sonunu bulmamız, hemen ardından da gelen fırtınayı andırır yağmur, yağmurla içime çek çek bitiremediğim be bitiremeyeceğim muazzam kokular, üzerimdeki yorgunluk, şimdi yatağımda sıcak taşıma ayağımı dayamam.. ve dahası…
O sabah ki ilk an, bu günümün en anlamlı anlarındandı. Anneannemi, her an koklayabileceğim mesafemde bulmak, sesini duymak, onu seyretmek, varlığının güvenini hissetmek öyle anlamlı ki, daha da anlamlı bir andı işte bu sabah ki de…
Eli toprak kokan atalarımız, iyi ki vâr olmuşlar. Bizler ne kadar layık olacağız bilmem ama, ne kadar erken kalksam da, benden erken yerine olan ve beni karşılayan anneanneme layık bir torun olmak için elimden geleni yapmaya çalışacağım…
Öyle huzurla ve güven duygusuyla beni seyredişine değişebileceğim o kadar çok dünyalık var ki…
Dünyayı tüketmek için kullanmayalım. Böyle gerçeklikleri çoğaltmak ve yaşatmak için kullanalım.
Sevgiyle kalın…
yazı hali
3 Nisan 2016 — 03:44
“Dünyayı tüketmek için kullanmayalım.” En büyük hatayı da burada yapıyoruz.Dünyayı yaşamak yerine tüketmek için kullanıyoruz. Ve en kötüsü de farkına varamıyoruz.
kameraygun
3 Nisan 2016 — 05:38
Dünyayı yaşamayı çoğu zaman es geçiyoruz. Daha çok tüketiyoruz. Bilinçsizce, üretmeden…
Üretmeyi bilmeden tüketim böyle oluyor. O yüzden cisim olsun, duygular olsun farkında olarak yaşamalıyız. Bir de üretmeyi ve yaşamayı da es geçmemeliyiz…