Tüm duyularını kullanabildiğin bir hayatı hisset!

Sadece Bir Anlık: “Soluk!”

​Daha önce kestiğimiz kestane kütüğünün üzerine oturdum. Ne hissettiğimi biraz dinlemek istedim…

Solumda dağ, sağımda deniz gözüküyor. İki taraftan da esinti var. Deniz tarafından tatlı sıcaklık, dağ tarafından tatlı bir serinlik. Serinlikten biraz daha soğuk diyebilirim ama rahatsız etmiyor. Tatlı dememin sebebi de kokuları…

Oturduğum yerin sağında, geçenlerde kestiğimiz meyve ağaçlarından bir yığın var. Karayemiş, elma, armut, erik ve kestane ağaçları. Sağımdan o tatlı sıcaklığın tadını da çoğunlukla onlar oluşturuyor.

Solumdan ise, serin bir çiçek kokusu. Yeni dünya meyvesinin çiçeği. Tabi içinde daha nice bilmediğim koku. Bir bütün. Dağ kokusu diyelim adına. İçinde tüm bitki örtüsüyle tüm canlılar da olsun. Biliyorsunuzdur canlıların da bir kokusu var. Hepsini bilmem ama bildiklerim solucan, salyangoz, ateş böceği gibi…

Esen rüzgarın hissettirdikleri çok değişiyor. Bir an yazın denizden çıkınca akşam üstü eve dönüş yolunda aldığım kokuyu, bir an da iş dönüşü dağdan inerken oluşan hafif serinlikle tabiatın soğuma kokusu. Tabi o günleri yaşattıkları, bıraktıkları da var…

Düşünün!

Şurada, bir anlık oturmamla hislerim ne kadar dillendi. Aslında yaşamımız sürerken de bu devamlı oluyor. Sadece farkına varacak bilinçte olmuyoruz. O an aklımız başka yerde olunca veremiyoruz alakamızı. Ama içten içe hissediyoruz. O yüzdendir ki bir kokuyla gözlerim yaşarıyor, tenim ürperiyor, tebessüm beliriyor. 

Biri kuzinesine odun attı. Kokusu sardı bir anda. Keşke ne odunu yaktığını da ayırt edebilsem. O da olur elbet…

Şu an kokuyla İstanbul’da bir güne gittim. Akşam üstü Üsküdar’a ZeynepKamil tarafından yürürken. Sobadan çıkan bu koku anımsattı bana…

Sesler de var. Kuşlar mesela. Cıvıldamaları eksik olmuyor. Hatta kuşlar mesela diye yazdığımda ilk kez duyduğum bir kuş sesi geldi kulağıma. Baya oyun müziği gibi…:)

Diğer yandan çalışan insanların olduğu da geliyor kulağıma. Tahtaya vuran, motorla ağaç kesen veya başka birşeyler.

Soğukluk hissedilir olmaya başladı. İkindiyi geçeli baya oldu ve güneş de dağın ardına erken düşüyor tam batmasa da…

Damağımda son yediğim kamkatın tadı var. Biraz da acıktım gibi. Akşam ezanından sonra yemek yeriz muhtemelen. Genelde öyledir.
Ama bu kokuları yiyesim var. Mes ettiler beni…

Bu sıcak havanın da bir haberci olduğunu belirtmek istiyorum. Mevsimin dışındaki bu havalar, ardından yağış getirir. Esen lodos, yağmurun hatta karın habercisidir.

Daha ne diyeyim. Şurada az birşey oturdum derken neler de geliyor akla. Kokuyla, sesle ve tatla…

Oturduğum kestane ağacı da popomu üşüttü. Kalkıp işime devam edeyim…

Daha fazlası için,

İnstagram/kameraygun

« »