Bir Kırsal Adam ve Gezgin Kadın Hikayesi
7.Bölüm: “Birleşen Hayatlar”
Sabah olunca, Kadın uyanık halde ama yerinde yatmaya devam ederken, “Hadi beyler artık kalkın” diyordu. Algıladığı anda bir gülme aldı Adam’ı. “İlk ben kalkacağım” dedi. O sıra Çocuk bir anda yarışarak doğruldu ve çıktı dışarı. Adam ani bir sıçrayışla Kadın’ın üzerinden atladı ve yerde yuvarlanarak doğruldu. Çocuğu yakaladığı gibi doğru dereye koştu. Kadın da gülerek peşlerinden gidiyordu. Adam çocuğun kollarıyla bedenini tutarak yüzünü baş aşağı dereye soktu. Gülmeye devam ediyordu Çocuk, Adam’ın aksiyonuna ayak uydurarak, onun hareketlerine güvenerek. Kadın’da avucuna doldurduğu suyu, Adam’ın ensesinden içine akıttı. Adam bu şakaya karşılık vermek istediyse de ağır kaçabileceğini düşündüğü için vazgeçti. Kadın’ı suya atmayı düşünmüştü ama narinliğe kıyamadı. Koşarak ateşin başına geldi…
Hazırlanıp, bir şeyler atıştırarak ana kamp yerlerine yollandılar ama bu sefer farklı bir yoldan…
Tepeden indikçe düzlükler yerini ormanlara bırakıyordu. Ormandan geçerken kuş sesleri çok yoğunlaşmıştı. “Burada biraz vakit geçirelim” dedi Adam. Aklında bir kuş yakalayıp, hem yakalamayı öğretmek, hem de kuşu çocuğa deneyimletmek vardı. Kadın biraz dolaşacağını söyledi. Orman çok sesliydi, kalabalık hissettiriyordu. Yakında da akan bir su vardı. Sesi kendine çekmişti Kadın’ı ve o yöne doğru yürümeye başladı etrafını izleyerek…
Adam hemen toprağın üzerini temizledi ve yanındaki bitmek üzere olan yolluk aldığı bulgurdan döktü. Üzerine de orta büyüklükte kamp tenceresini bir sopayla tutturarak kapanı kurdu. Yanındaki ipi de uzatarak kapandan uzağa geçtiler. Çocuk meraklı bakışlarla ve heyecanla Adam’ı izliyordu. Uzaklaştılar. Etraftan yapraklı dallarla kendilerine bir gözetleme yeri yapıp, başladılar beklemeye…
Çok kalabalıktı. Ardı ardına kuşlar üzerinden uçmaya başladı. Ancak uzunca süre hiçbiri yanaşmadı. Çocuk ve Adam dikkatle etraflarını izliyordu. Her harekete dikkat kesilmişlerdi. Bir sincabın ağaçtan ağaca atlayışını gördüklerinde ikisinin de yüzünde güller açmıştı. Nihayet bir saka kuşu üzerine kondu tencerenin, sonra atlayıp içine doğru yürüdü. İpin ucunu çocuğa verdi Adam “Tüm gücünle çek” diye de ekledi ve çocuk ipi çekti. Koşarak kapanın yanına gittiler. Adam elini sokup kuşu eline aldı, yüreği pırpır ediyordu kuşun. Çocuk önce tutmaya çekindi. Adam avucunu açtı çocuğun, kuşun ayaklarını serçe ve yüzük parmağının arasına kıstırarak avucuna bıraktı. Hayretle ve sevgiyle bakıyor, burnuna doğru götürüp başını kokluyordu. Adam çocuğu izlerken kendi yaptığı hareketleri gördü. Gözleri doldu ve ona dedi ki:
“Avucunda atan kalbi hissedebiliyor musun? İşte atan o kalbin sahibi var ve sahibi istediği zaman duracak…”
Çocuk kuşun gözlerine bakarken gözleri daldı, babasını anımsadı. Yaşamı son bulmuştu, onu kazada kaybetmişti ama ona o canı veren almıştı.. yani zamanı gelmişti.
Çocuk, Adam’a baktı. Adam son sözünü gözlerine bakarak ekledi: “O avucundaki hakikat! Hakikatin parçası. Öp onu ve aç avucunu” dedi. Çocuk dediğini yaptığında kuşla göz göze geldi. Kuş, avucunda hareketsiz yatıyordu. Bir şey olduğunu sandı. Adam sessizce “Bekle!” dedi ve ani bir hareketle ortadan kayboldu kuş. Çocuğun ise dilinde: “Hakikat, uçtu!”
Adam şaşırmıştı. Çocuğa kısa süren bir şaşkınlıkla baktıktan sonra gülmeye başladı. Yine bir vesile işte. Bu ormandan geçiş sebepleri, kuşların yoğunluğunu görüp tutma isteği ve yaşanılan bu olay. Çocuk Adam’a sarıldı, hani dünyalar kadar dedikleri gibi kocaman açarak kollarını…
Adam ise başından uzun uzun koklayarak öptü. “Her şey hak ettiğimiz gibi olacak. Bana ve bu anları bize yaşatana güven” diye ekledi. Çocuk daha sıkı sarıldı Adam’a.
“Hadi gel bir tane daha tutalım ama bu sefer her şey sana ait.”
Çocuk Adam’dan gördüklerini yaptı ve beklemeye başladı. Adam, çocuğu bırakarak ve ormana da güvenerek hızlı adımlarla suyun yanına doğru gitti. Giderken etrafını izliyordu. Bir Ardıç ağacının dibinde gözüne çarpan solmaya giden çiçeği kopardı ve yanına aldı. Suya yaklaşınca Kadın’ı gördü, derenin yanına uzanmış saçlarını açmış sakin soluklarla keyfini sürüyordu, uyur vaziyette…
Adam yanına geldi. Sesine tepki vermeyince uyku halinde olduğunu düşündü. Hareketleri daha narin devam etti… Tek dizinin üzerine çöktü ve Kadın başına doğru eğildi. Dudaklarını alnıyla saçlarının başladığı yere dayayarak sıcaklık aldı. Dudağı olduğu yerdeyken burnunu saçlarının arasına gömdü ve koklayarak öptü. Kadın gözlerini açınca yüzleri gözleri aynı hizada buluşmuştu ürpermeleriyle…
“Bundan sonra benimle yaşayacaksınız” dedi Adam.
“İçinden geçeni söyle” dedi Kadın’a. Tebessümle gözünü kaçırarak kalkarken “Tamam. Yaşayalım…” dedi.
Adamda da kabul edilmenin verdiği sevinçle tebessümünü her zaman kullanmak için yakınlarda tuttuğu yerden, yüzündeki yerini edindi. Kadın’ın üzerinden doğruldu. Sol avucunu sağ avucuna alarak kaldırdı onu yerden.. yine ince bir dal kaldırır gibi…
Çocuğun yanına doğru yollanan Kadın’ın ardından, yakınlaşmadan mesafeyi koruyarak takip etti. Arada arkasına, Adam’a kısa kısa parlayan gözlerle bakarak devam etti. Çocuk ayaktaydı ve elindeki kuşu seviyordu. Annesi seslenince Çocuk ona döndü ve avucunu açtı. Kuş havalanınca Çocuk, “Hakikat” diye bağırdı ardından. Kadın durdu, inanamadı. Çocukla birbirlerine bakarlarken Çocuk, “Anne!” diyerek koşup sarıldı annesine. Kadın gözyaşlarını öyle severek akıttı ki…
İçten, içten ağlamaya başladı. Bir gerginliğin gevşemesiyle, o rahatlamayla tüm geçmiş anıları ve yaşananları gözüne getirerek. “Hepsi geçti” diye dillendirerek…
Çocuk annesinden ayrıldı ve koşarak ona göstermek için kapanı kurmaya gitti. Kadın Adam’a döndü ve koşarak sarıldı. Başını boynuna gömdü ve “Sonumuz gelene kadar ve bu günleri bize yaşatan izin verdiği sürece ben ve oğlum, seninleyiz” dedi. Bu sözlere karşılık Adam daha da sıkı sarıldı Kadın’a, hafiften ayaklarını yerden keserek ve tüm duyularıyla bu ânı sonu gelene dek unutmamak için kokladı, izledi, duydu ve Kadın’a bir kez daha sımsıkı sarıldı…
“Hakikat yolunda artık birlikteyiz” dedi son kez kadına. “Tüm tabiat buna şahit bundan sonra.. asıl bu anı yaşatan…”
Gezilerini bambaşka devam ettirerek sonlandırdılar. Bambaşka olan aslında dile gelen, gönülden coşkuyla çağlayan duygular…
Döndüklerinde Anneanne bu duruma pek şaşırmamış, çokça sevinmişti. Nedensiz yaşamadığını, bir asıra doğru giden ömründe elbet anlamıştı. Vesileler… vesileler…
Hayatlarını birleştirdi Adam’la Kadın. Adam, Kadın’a ve çocuğa evlerini inşâ etmeyi teklif etti. Çocuk ilk kabul eden oldu. Kadın ise “Elimizden ve gönlümüzden geldikçe yanındayız” dedi gücünü hissettirerek. Adam da bunu aramıştı hep. Kendine, kendinden bir güç. Birlik içinde daha güçlü bir birliktelik. Dahasına göğüs germek ve gönül vermek için…
Adam, hayali olan evi inşa ederken, en yakın yardımcısı Çocuk’du. Dili iyice açılmış ve her şeyi merakla sorar olmuştu. Adam, bu ilk ev deneyimi bir yana, hem çocuğa bildiklerini anlatıyor hem de yeni deneyimin heyecanını paylaşıyordu. Kadın ise, zor da geçse kolay da, güvenini hiç yitirmeden, erkeğini yüreklendirerek desteğini daim kıldı. Adam, ailesiyle birlikte bu evi çoktan yuvaya çevirmişlerdi…
Hep inandılar bu süreçlerden sonra.. nedensiz yaşamıyorlardı ve her şeyde O’ndan bir yansıma…
Daha Fazlası İçin:
İnstagram/kameraygun
Anonim
3 Mart 2017 — 09:52
Yüregine saglik cok güzel👏👍
kameraygun
3 Mart 2017 — 11:34
Sağolun…