“Adam girdiği ormanda, seçtiği yerde, yaktığı ateşle, ısıttığı suyla, demlediği kahveyi; hafif eğimli, nemli toprağın üzerine serdiği kabanının üzerinde oturup yudumlarken, bir ses duydu!”
—–

Birgün, bir fotoğraf yayınladım İnstagram hesabımdan. Altına bir paragraf yazdım ve devam etmek isteyenlere bıraktım…

Çokça devam cümleleri geldi. Bazıları ne sesi duyduğumdan bahsetti, bazıları ise bununla birlikte hikayeye yeni bir soluk getirdi. En önemlisi de vakit ayırarak yazma inceliğini gösterdi. Birkaç kişinin yazısı devam edilebilir nitelikteydi ve devam ettim. Ancak fazla uzun sürmedi…

İçlerinden biri vardı ki, hikayeyi ummadık bir boyuta soktu ve dahası bana okuduklarımı yaşattı. Ben okurken de yaşadım, ettirdiğim devamda da yaşadım. O bırakmadı hiç devam etmeyi, ben de öyle. Günlerce yazdık öyle. Baktım iş ciddiye gidiyor kurguyu derinleştirip genişlettik. Yazarken yaşadım ve keyif aldım. Genelde böyle oluyor yazarken. Eğer böyle oluyorsa da muhakkak karşı taraftan da hissediliyor…
Hikaye için bir son geldi aklıma. Bıraksak devam edecekti. Bırakmadık. Sona doğru devam ettik ve bitirdik…

Karşımda yazan kişiyi tanımıyordum. Ne ismini, ne de cismini. Hikayeyi düzenlemeye giriştiğimizde kitap yazarı olduğunu öğrendim sadece. Düzenlemelerde bana oldukça yardımı oldu ricam üzerine. Son dokunuşları da beraber yapıp paylaştık…

Bir anda paylaşınca okunmayacak kadar uzun olduğundan, 12 sayfalık bu hikayeyi, eskiden ve hala radyolarda olan “Arkası Yarın” programlarına benzettim. Her gün bölüm bölüm paylaşacaktım ve bölümleri simgeleyen başlıklar koyarak.. öyle de yaptım ve sonuna geldim…

Bu süreci bana yaşamama destek olan gizemli yazara teşekkür ediyorum. Sosyal ağları gerçeği yansıtmak ve paylaşmak için kullanıyorum. Ancak gelecek nesillerime içinde gerçeklerin bulunduğu hikayeler, masallar da paylaşmak istiyorum. Bu yüzden hikaye yazmayı seviyorum. Detaylandırarak anlatmayı, anlatırken yaşatmayı, en çok da o sevinç ve hüzün göz yaşlarını düşürmeyi çok seviyorum. Onları görünce, “İşte gerçek duygu!” diyebiliyorum…

Buna benzer projelere devam etmeyi düşünüyorum. Diğer yandan blog ve İnstagram yazılarım hissedilirliğini korumakta. Bir de iki sayısında da içinde bulunduğum Pastel Dergisi var. Tüm yazılarım bir yana, oradaki yazılarım diğer yazılarımdan farksız olsa da, hissedilirliğini had safhaya çıkarmaya çalışıyorum ve gelen tepkilerden de bunu az da olsa başarabildiğimi görüyorum. Ama hep dahası vardı ve bu dahasına ulaşmak için çabamı da daim kılmam gerektiğini biliyorum.. sonum gelene kadar…

Diğer hikayelerde, hissedilirliği tatmak ümidiyle…