Tüm duyularını kullanabildiğin bir hayatı hisset!

CENNETİNDEN ÖPMEK(6.Bölüm)

Birlikteliklerinin üzerinden yıllar geçmişti. Kendileri inşa ettikleri evlerinde anılar biriktikçe birikmiş. “En çok neleri vardı diye sorarsanız, huzurlarıydı diyebilirim. Huzurlarının temelinde ise inancın olduğunu, onlarla az da olsa vakit geçiren herkes görürdü: “Sonsuz Teslimiyet”

Fayda sağlamayan herşeyden uzak durarak ve çaba gösterdilerse gerisini tüm yaşamın ve dahasının sahibi olana emanet ederek yaşamayı daha içten ve huzurlu buluyorlardı. Çabanı göster ve karşılığında geleni kabul et. Sorgulamadan sonsuz teslimiyet…

Ne evlerinin içine, ne de dışına yapmacıklık, fitne, samimiyetsizlik, kurgu, yani hakikatle bağdaşmayan hiçbirşeyi sokmamışlar. Yataklarına yattıklarında bile öteyi beriyi çekiştirmek bir yana, güçlerini ve ümitlerini yitirtecek herşeyden uzak kalmışlar. Sonraki gün yada yakın gelecekte neler yapacaklarını konuşur, ufak çaplı planlar yapar, daha çok da Adam’ın hikayelerini dinlerdi Kadın, Adam’ın göğsüne başını koyup. Ancak daha çoktan da çoku vardı ki, o da Kadın’ın bıcır bıcır durmak bilmeyen konuşmasıydı. Adam’I en zorlayan da yarı uykulu halde Kadın’ın onaylanması yada onaylanmaması gereken yerlerde hep “hı hı” demek zorunda kalmasıydı. Ama yalan yok. En çok da böyle uyumayı seviyordu. Kadın’ın sesinden ninni dinler gibi…

Adam, hayatı boyunca çok konuşan insanlardan uzak durmuş. İçi sıkılır, bunalırmış. Bu haline rağmen Kadın’dan zerre şikayet etmemiş. Aksine dinlerken severmiş onu. “Ah! Sevmek nelere kadir…” dermiş zaman zaman Kadın konuşurken. Tabi Kadın anlamazmış çok konuşmasına atıfta bulunduğunu. Atıfta da bulunsa, şikayeti yoktu. Ağzından çıkanın gereksiz olduğuna da hiç şahit olmamış. Sadece “ Seni seviyorum!” dediğinde Kadın, “Gerek yoktu dillendirmene. Bana karşı her hareketinde ve hareketsiz bakışlarında bile bunu fazlasıyla görüyorum” diyerek Kadın’dan eminliğini de göstermiş oluyordu…

Bakıldığında, herşey o kadar yolundaydı ki, bu huzurlu halleri en sonunda onları başka bir güdüye yönlendirdi. Aslında bir hareketin başlangıç dürtüsü ve hayat boyu hiç dinmeyecek bir hareket…

Kadın, gün içinde yerdeki mindere oturmuş, ayaklarını uzatmış birşeyler okuyordu. Yağmur olduğundan Adam da evdeymiş. Bir tabak baklava ve yoğurt yemiş, elini ağzını yıkamış Kadın’ın yanına gelmişti. Kapı başından biraz seyretti onu farketmeyen Kadın’ı. Seyrederken sever tebessümü yüzündeydi Adam’ın, Kadın ise farketmemiş dalmıştı okuduğuna.

Odaya girip, ayak ucuna gelip sırt üstü uzandı tam ayaklarının dibine. Uzanınca Kadın da ayaklarını iki yana olduğu yerde yelpaze gibi açarak Adam’ın suratına bakıyordu: “Ne yapıyorsun orada? Gelsene, yanıma uzan” diyerek güldü sağ eliyle şişmiş karnını sıvazlayan Adam’a.

“Sen beni bırak şimdi okumana bak. Ben burada rahatım. Ellerine sağlık! Dert görmeyesin. Şu garibin karnını doyurdun” diye, dudağının sol kısmıyla hınzır tebessümle karşılık verdi.

“Afiyet olsun canım! Şifa olsun” diyerek güldü Kadın da ve okumasına döndü. Çıplak ayak tabanında Adam’ın ısısını hissediyordu. O kadar baklava yiyen beden yanar elbet…

Ara ara ayaklarının arasını açıp bakıyordu Adam’a. Bir süre sonra solukları sakinleşti ve başı da Kadın tarafına düştü. Yedikten sonra en sevdiği şey de biraz uyuklamaktı. Bu halini görünce gözleri kısılır tebessümüyle sevesi geldi Kadın’ın ama dokunmak istemedi. Okumasına tam dikkat dalmıştı…

Dalmış, okumaya devam ederken ani irkilmeyle ayaklarını kendine çekti, şaşkınlıkla. Adam gözlerini açmış ve yalın ayaklarından sağ ayağının ayasından öpmüştü. Sakallarının da batmasıyla irkilen Kadın dizleri karnında açıklama bekler ifadeyle Adam’a bakıyordu.

Adam yattığı yerde kahkahayı patlattı. Sağ dirseğinin üzerine yarı yatar pozisyonda Kadın’a bakıyordu. Saçları da sol omuzundan yere doğru sarkıyordu. Açık kumral saçlarının arasında kısım kısım sarılıklar göze öyle tatlı geliyordu ki…

Sonra olduğu yerden sürünerek Kadın’ın kucağına koydu başını.

“Sen nasıl birşeysin? İğrenmedin mi hiç ya!..” derken o güzel suratını da almış sağ avucuyla sıkıyordu dudakları büzük büzük olana kadar.

Adam bir anda tavana dalmış gözlerinde, birşey izler gibi başladı anlatmaya:

“Keyifle dalmışım uykuya. Öyle huzurluydum ki, ayaklarının ucunda. Bir rüya gördüm. Bir evladımız olmuştu. Sen yeni doğum yapmıştın. Yatıyordun. Bembeyaz çarşaf vardı üzerinde ve sadece başın, bir de yalın ayakların gözüküyordu. Yüzünde hamilelik sonrası gelen o güzellik, asıl ayaklarının altında gözümü alan tatlı bir ışıltı. Baktıkça huzurum daha da artıyordu. Uyandım sonra. Gözlerimi açtığımda ise ayaklarına bakıyordum ve dedim ki, “Artık Cennet, onun da ayaklarının altındaki yerini alsın”, söylesene insane böyle severken iğrenir mi hiç? Mümkün mü?”

Kadın’ın gözleri dolmuş, bakışında birçok duyguyu aynı anda yaşamanın ifadesi; rüyanın hikmeti, Adam’ın sevgisi ve açıktan olmasa da en tatlı dolaylı anlatımıyla annelik adımı için verdiği mesajın heyecanı. Adam, Kadın’ın kucağındaki yerinden yukarıya Kadın’ın duygu yoğunu gözlerine bakıyordu, etkilenmişti:

“Yıllardır hastalığım nüksetmedi ama hep bir endişem vardı, bana ve evladımıza birşey olur diye. Geçtiğimiz günlerde yine geldi bu düşünce ama bu sefer ferahlatan düşünce de peşinde: “Veren de Allah, alan da”. Şimdi bu rüyan ve konuştuklarımız, eksik kısımları doldurdu. Bunca zaman bana bu konuda özen ve saygı gösterdiğin için sana minnettarım. Bu doğaşlama ve dolaylı teklifine ise cevabım, “Sen yanımdaysan,herşeyin üstesinden gelirim. Hem ‘Allah bizimle beraberdir’.””

Adam da, Kadın da birbirlerine gözleri kısılana kadar tebessümle baktı. Yüzü Adam’a eğik Kadın’ın son yaşı , Adam’ın alnına sevinçle düştü ve yayıldı. Kadın eğilip alnından öptü. Adam ise dudadığının sıcaklığını hissettiği Kadın’ın ardından gözlerini diktiği tavana bakarak içten dua etti: “Sen de sıcaklığını bizden esirgeme…”

İşte o günden sonra, geçen üç mevsimin ardından, SonBaharın ortalarında dünyaya geldi evlatları. Doğum günü, herşeyin doğal işleyişinde olmasını isteyen Kadın, kendine ve Yaradan’ına güvenerek normal doğumla, tüm acısını severek getirdi evladını dünyaya, yaşamının hakkını vererek. Doğum sonrası odasında dinlenmeye geçen Kadın’ın yanına gittiğinde Adam, kapıyı açtı ve yatakta uzanan Kadın’ın o doğum sonrası gelen güzelliğini sevdi. Sonra beyaz çarşafın alt kısmında yalın ayaklarını görünce dedi kendi kendine: “Daha önce de yaşadım bu anı(!)”

« »