1. Gün
Bugün bir karar verdim!
Hergün, musluktan akan en soğuk suyla duş almaya başlayacağım…
Geçtiğimiz yıl, kış aylarında, hemen her gün denize girerdim. 10-12 derecelerde suya girer ve kollarım uyuşana kadar dururdum suda. Hatta bir gün, kıyıdan hızlıca açılayım dedim. Attığım kulaçlar ağırlaşınca, kollarımı kaldırmakta zorlanınca derhal geri döndüm ama nasıl bir korkuyla!
Kollarımı hissetmemeye başlamıştım, uyuşuyorlardı. Karaya basınca kahkaham, korkumu bastırmış ama içimdeki heyecanla atan kalp sesimi bastıramamıştı. Çünkü kalbim kulaklarımda atıyordu… 🙂
Bu yıl, kış aylarında denize giremedim. Kışın büyük bölümünü de dağ evinde geçirdim. Hala daha dağ evinde kalmaktayım ve gerçekten yalıtım sorunu olan bu evde, sıcak suyla yıkanmak bile büyük lüks oldu. Leğene sıcak su hazırlayıp, onunla yıkanıyordum ve soğuk auya dokunmak dahi istemiyordum.
Ancak bugün bir karar verdim ve hergün soğuk duş alarak, vücudumdaki ve ruhumdaki değişimi izleyecektim. Bunu kabullendiğim andan itibaren, sanki üşüme hissim gitmişti. Koca kış üşürüm diye çırpınışlarımdan eser kalmamıştı. Tabi kar yağarken çıplak ayak gezmeler, üstünü çıkarıp üzerine karlar yağdırmalar bir yana. Soğuk suyun altına uzun süreli girmekten bahsediyorum. Karar verdiğim andan itibaren, üşüme hissini kaybettim. Bugün birkaç saat toprakla uğraştıktan sonra, baya terlemiştim. Hava da soğuktu. Eve girip biraz kas egzersizi yaptım ve duşa girdim. Önce saçlarımı sıcak suyla iyice yıkadım. Malum uzun saçlıyım ve saç yıkama işim 5 dk kadar sürüyor. Karbonatlı su ile yıkıyor sonra iyice ovalayıp duruluyorum. Saçlarımı yıkayınca hızlıca vücudumu da yıkadım ve sıcak suya veda ettim. Bir iki dakika boyunca soğuk suyun altında durdum. Başımdan ayağıma kadar her yerimde hissettim. Hissetmeyi geçtim, yavaştan acımalar da oldu. Su 8.5 dereceydi. Daha önce 12 derece denizde uyuşmalar başlarken şimdi 8.5 derecede acımalar gayet normal ama acayip keyifli bir acımaydı. Soğuğun verdiği etki, hızlı atan kalp, üşüme hissi yerine ısınma savunmasıyla vücudu dirilten bir kan akışı, zihinsel olarak da gelen rahatlama, ilk gün için oldukça verimliydi. Kısa sürede de ısındım zaten. Vücut hızla kan pompalıyor, kan dolaşımı hızlanıyor ve vücut da ısınıyor. Bu süreçte yağ yakımı da gerçekleşiyor. Ayrıca hızlanan kan akışı sayesinde tüm organlar da bir canlanıyor. Günün gecesinde ise, deliksiz bir uyku uyudum…
2. Gün
Dün başladığım deneyimi bugün de devam ettireceğim. O niyetteyim. Soğuğa karşı bir kabullenme yaşadıktan sonra vücut bir kalkan mı oluşturdu nedir, dışarıda soğuk hava olmasına rağmen tişörtle dışarılara çıkıp eve girmeler baya normalleşti. Evin içinde kuzine yansa da, genel olarak tişörtleyim.
Yağmurun kestiği bir vakit, dışarıya çıktım. Toprak işimle uğraştım bir iki saat. Yoğun ve yorucu geçti. Ardından eve girip biraz da kas egzersizleri yaptım ve sonra da duşa girdim. Yine öncelikle sıcak suyla kendimi bir güzel sabunladım ve duruladım. Ardından ise bir iki dakika boyunca kendimi soğuk suyla şokladım. Soğuk suyun vücuduma verdiği dirilik, kalbimin hızlı atışı ve zihnen berraklık beni soğuk su bağımlısı yapabilir. Sudan çıktıktan sonra soğuk banyoda ağır ağır kurulanırken derimdeki gerginlik, dış soğuğuna rağmen içteki sıcaklık hissi gayet güzeldi. Sıcak suyla yıkandıktan sonra gevşeyerek ağır ağır sıcak odaya yürümem gerekirken, koştura koştura “dondum!” diyerek geçmemin karşısında, soğuk suyla yıkanıp, ağır ağır rahat bir şekilde sıcak odaya yürümem aldı yerini.
Günün geri kalanında da vücudumda bir dirilik hakimdi. Psikolojik olarak da daha dingin hissediyordum. Günü de böyle tamamlayıp uykuya geçtim. Kim bilir daha ne etkileri olacak. Zamanla bunları göreceğim elbet. Şu anda bu süreçten memnunum. İkinci gün de böyle bitti. Soğuk suyun beni hasta edeceğine inanmıyorum. Başka bir aksilik yaşamazsam bu böyle devam edecektir. Yaşayıp göreceğim…
3. Gün
Yağmur dindi, ben de dağ evi için yakacak odun kesip parçalamaya gittim. Bir süre vücut hareketle ısındı. Ardından başka işlerle uğraştım. Eve girdiğimde ise geçen günler gibi kaslarımı ısıttım. Isıtmaktan ziyade, zorladım ve yordum. Ateş gibi yanan vücudumu, doğruca duşa soktum. Önce, odayı güzelce, kuzine sobasına attığım odunlarla ısıttım. Ardından sıcak suyla vücudumu hızlıca köpürtüp duruladım ve 10 derece civarı suyu açıp, saçımı ıslatmadan bir iki dakika boyunca sakin nefeslerle vücudumu soğuttum. Bir dakikadan sonra vücutta acımalar oluşuyor. Çok değil ama hissedilir. Duştan çıkınca gerginleşmiş vücudum, sıcak kasların da gerilmesiyle taş gibi olmuştu. Odaya geçtiğimde kollarımı bacaklarımı hareket ettirip kan dolaşımını daha da hızlandırdım, hızlıca ısınmak için. Soğuk sudan çıkınca öyle sakin oluyorum ki, hem bedensel hem zihinsel bir arınma yaşar gibi…
Vücuduma baktığımda iki gündür görmediğim birşeyi farkettim. Çok sıcak suda yıkanınca vücut kızarır ya, işte öyle kızarmıştı çok soğuk suda. Ancak geçici tabi. Vücut hepsini onarıyor. Olması gereken haline getiriyor. Aslında mesele de burda zaten. Vücuda bir etki gösteriyorsun, ardından vücut orada sorun olduğunu algılayıp alet edevatı toplayıp tadilata girişiyor. Etkiyi giderirken, hazır gelmişken diğer sorunları da gidereyim diyor. Bu tarz uyarıların bir avantajı da o. Tembelleşen bağışıklık sistemini dürtmek. Soğuk su terapisi, 3 gündür bana oldukça iyi hissettirdi. Daha zinde hissediyorum. Uykularım da deliksiz olmaya başladı. Gücüm kuvvetim de yerinde. Devam eden günlerde bakalım neler olacak…
4. Gün
Soğuk bir gün. Yağış yok. Kas yorgunluğunun verdiği etkiyle uzun bir uyku çektim. Ardından ağır ağır bir kahvaltı ve sonra da kahvemi içip, gün içinde fazla kas yorucu işlerden uzak devam ettim. Az hareketten ötürü vücudum da soğudu baya. Üşüttü beni. Bu halde duşa girmeye biraz çekindim. Önce kuzine sobası yanında ısındım. Ardından sıcak duşun altına girdim. Saçlarımı daha temiz yıkayabilmem için sıcak su şart elbet. Tüm yıkanma işlerim bitince, soğuk kısma çevirdim ve yine 10 derece civarı suda, 2 dakikaya yakın kaldım. Müthiş bir canlılık geldi bir anda. Hem bedensel hem zihinsel bir arınma hissettim, geçen günlerde olduğu gibi. Tüm vücut derim gerildi. Duştan sakince çıktım. Isınma deridm yoktu çünkü içimdekü soba, soğuğu görünce yanmaya başlamıştı. Kısa sürede ısıttı beni. Yine harika hislerle devam ettim günüme. Birşey farkettim bir de. Soğuk duşa başlamadan önce, hergün vücudumda kaşınmalar oluşuyordu. Dıştan hiçbir şey yok ancak tatlı tatlı kaşınıyordum. Hiçbir belirti yok başka. Araştırdığımda stres kaynaklı olabilirdi. Dağdayken tek başına, birşeyleri kafaya takabiliyorsun tabi. Hele soğuk havalarda eve tıkıldıysan. Umarım sadece bu sebepledir. Yani stres kaynaklıdır. Soğuk duştan itibaren 4 gündür kaşıntı olmuyor. Geceleri de uykularım deliksiz devam ediyor. Başta da demiştim. Bağışıklık sistemi güçleniyor. Devamlı dışardan aşırı etkiye maruz kalınca, savunma sistemi de güçlenmeye başlıyor. Bu sırada da, sıkıntılı olan yerler onarılıyor…
Bugünkü farkındalığımın da ardından, uyku vakti geldi. Asıl bundan sonra neler olacak merak ediyorum. Bu gece sahura kalkacağım ve bir aylık Ramazan orucu, bakalım soğuk su terapisine ne etki gösterecek…
5. Gün
Ramazan’ın ilk günü. Oruç gayet güzel başladı. Zaten açlık ya da susuzlukla hiç sorunum olmamıştır. Ancak bir sorunum vardı. Baş ağrısı.
Her Ramazan ayında, muhakkak birkaç gün baş ağrım olur. Vücut adaptasyonu. Malum, oruç bedenin kendini onarmasına vesile oluyor. Besin sindirmekle meşgul olmayan vücut, tüm organları dinlendiriyor ve onarılması gereken yerleri onarıyor. Haliyle iyileşme süreci de biraz sancılı olabiliyor. Birkaç gün adaptasyondan sonra hem ağrılar hem de halsizlik ortadan kalkıyor. Ancak ilk birkaç gün buna sabretmeliyim…
Hem baş ağrısı hem de halsiz, üşüyen vücudumu soğuk suya sokma cesaretini gösteremedim. Hatta ara vermeyi düşündüm. İftarı yaptıktan sonra biraz kendime geldim. Baş ağrım azalsa da dinmedi. Ancak vücut ısım yükseldikçe, gece soğuk duş iyi gelir dedim ve direk soğuk duşun altına girdim. Bir anda ağrıyı unuttum. Soğuk su vücuduma iğne batırır gibi hücum ederken, bundan keyif almaya da başladım. Sakince karşıladım suyu. Vücudumda acımalar oluşsa da devam ettim. İyice soğuttuktan sonra, hem zihinsel hem de bedensel bir rahatlama yaşadım. Derin soluklarla, bol bol ohh çektim 🙂
Baya baya keyif vermeye başladı, ne yalan söyleyeyim. Soğuk duşa ara vermediğime sevindim. İlerleyen günler nasıl devam edecek yaşayıp görelim…
6. Gün
Gece deliksiz ve huzurlu bir uyku ardından sahura uyandım. Ardından tekrar huzurla uyudum. Sabah biraz erken kalkıp işe giriştim. Çay müstahsiliyim ve çay bitkisinin gübrelenmesi işi vardı. 25 er kilo çuvallardaki gübreyi tek tek gezerek verdim toprağa. Öğleden önce 425 kilo verdim. Biraz dinleneyim dedim ama baş ağrım çok şiddetlendi ve aşırı zorlamam sebebiyle yorgun düştüm. Bir daha işe girişemedim. Hatta duşu aklımdan bile geçirmedim. Bugün de duşa girmem dedim ama iftardan sonrayı bekledim. İftarı yaptıktan sonra vücut iyice ağırlaştı. Uzandım dinlendim. Tam yatmaya hazırlanacaktım ki, duşa girdim. Direk soğum suyun altına girdim. Yine vücuduma aynı etkileri gösterdi. Çıktığımda verdiği dinçlik harikaydı. Yarım saat vücut esnetmelerine ayırdım. Bugün oldukça yoruldum ve vücuduma bunu borçluydum. Kendimi iyice rahatlattıktan sonra da, sahur öncesi uykuya geçtim…
7. Gün
Bugünüm de çalışarak geçti ama oruca alışan bedenim, daha dingindi. Baş ağrısı ve halsizlik oldukça azalmıştı. İkindi vaktine kadar harıl harıl çalıştıktan sonra, güneş de batmadan duşa girdim. Tamamen soğuk suyun altında, dakikalarca durdum. Tüm günün yorgunluğu da gitmiş gibiydi. Çünkü soğuğu hisseden bedenim, ısınmak için kan dolaşımını harekete geçirmiş, bu sırada da vücuda ihtiyacı olan takviyeyi vermeye başlamıştı. Yorgunluğumun hafiflendiğini hissetmek güzeldi. Duşun ardından, belimde havluyla gün batımını seyir köşeme geçtim ve orada kurudum…
…
Böylece bir haftalık, daha detaylı incelediğim soğuk su deneyimimi anlatışım da son buldu. Sonrasında da devam ettim. Genel hatlarıyla bir özet geçeyim istiyorum.
Ani soğuğa maruzlar, vücudu hasta etmekten ziyade şifa verdiğini öğrendiğimden beri deneyimlerim. Hatta geçmişteki bir kış, hemen hergün soğuk denizlerde yüzmemle geçmişti. Bu deneyimi her yaşadığımda, bana hem bedensel hem de bana göre en büyük katkısı psikolojik oldu. Bıraktığı dinç hissiyatı, her seferinde yaşamaya değdi…
Soğuk su deneyimi olmayanlara tavsiyem ise, nefes kontrolü çok önemli. Nefesinizi tutmayın, sakince alıp vermeye devam edin. Duşa ya da soğuk suyun olduğu herhangi bir yere girmeden önce, sudan çıkıldığında ısınılacak ortamı hazır edin. Bu, yanan bir ateş, ısıtacak bir battaniye, sıcak bir oda, yanan bir soba gibi. Bu hazırlık, soğuk duşun altındayken sizi daha güvende hissettirecektir ve duş sürecinden alacağınız verimi arttıracaktır.
Ağır bir hastalık yaşıyorsanız, bu deneyimin size uygun olup olmadığını muhakkak araştırın. Sağlık bulma niyetinde olsanız bile, hayatınızu daha olumsuz etkileyebilirsiniz.
Tüm vücudu soğuk su altına sokmaya çekiniyorsanız, diz kapağından aşağı kısmı, aldığınız duş sonrasından soğuk suya bir süre tutarak da alışabilirisiniz. Hasta olmaktan korkmayın. Ani ısı değişimi hasta etmez. Vücudumuz o ani değişimleri algılayıp, aniden korumaya geçer. Hızlanan kalp atışınız da bunu size gösterecektir. Kan akışı hızlanarak tüm organların ısısını korumaya çalışacaktır. Gelişen bu süreç, organların damar yollarında bakım onarım gibi düşünülebilir.
Soğukla ilgili doğru bilgi ve deneyimlere ulaştığımdan beri, mevsim farketmeksizin sağnak yağmurun ve yağan karın altında kısa süreler geçirmekteyim. Kar üzerinde yalın ayak yürürken, çıplak vücuduma kar tenelerini hissetmekteyim. Hissetmeyi seven bir insan olarak, algımdaki küçük bir değişim, deneyimlerimi de fazlasıyla arttırdı, geliştirdi. Deneyimlemeyi sevenler için de, bu deneyim yazısını hazırladım. Umarım faydası olur. Sağlıkla ve buz gibi suyla kalın 🙂