Adam’ın gözünden;

“Adam, Kadın’la hayatını birleştirdiği gün, bahçeye alabildiğince gül dikmişti. Kadın’ın sevdiğinden elbet. Hayaliymiş, kokulu bir bahçe. Sonbaharda dikmiş ve mevsim artık yaza doğru gelmişti. Güller tomurcuklanmış, ha açtı ha açacaklarmış artık.
Sıcakların arttığı bir gün, Adam yine güneş yüzünü göstermeden uyanmış ve bahçenin yolunu tutmuştu. Kahvaltı için yeşillik toplamaya koyulmuş, maydanoz ve dereotunu kahvaltıda çok tükettiği için toplamış da toplamış. Bir avucunda maydanoz ve dereotu, güllerin içine düşmüş. Tomurcuklara tek tek öpücük bırakırken ne görsün, 5 tane gül açmış. Normalde dalında uzun süre tutar, yeteri kadar kaldığına kanaat edince koparır ve reçel için ayırırmış. Ancak bu ilk sürgünleri, sayısı ne olursa olsun toplarmış. Salatalarına gül yaprakları serpmek, pek adetiymiş.
Güller zedelenmesin diye 4 tanesini diğer boş avucuna almış, birini de dudaklarıyla tutmuş eve doğru yollanmış. Çayı üzerine koymuş, kahvaltılıkları çıkarmış, yeşillikleri yıkayıp masaya yerleştirmiş, sonra farketmiş ki gül hala dudaklarındaymış. Dudaklarından alıp masaya koyduktan sonra Kadın’ı uyandırmaya gitmiş. Sırt üstü uzanmış, tebessüm eder gibi uyuyan Kadın’ı biraz izlemiş, sonra yatağa çıkıp üzerine doğru geldikten sonra yaklaşmış öpmek için. Tam öpmesine ramak kala, Kadın aldığı solukta güzellik yakalamış gibi açmış gözlerini ve derin bir soluk daha aldıktan sonra, “Gül dudaklım…” diyip günün ilk öpücüğünü, ilk gül hasadının kokusu eşliğinde vermiş.
Adam tebessümle başını uzaklaştırmış ve “Güllerin açtı artık. Gül kokulu bahçen var” diyerek hayalinin ilk gününün haberini vermiş.Kadın ise doğrularak bir daha öpmüş ve “Ben gül kokulu bahçe hayalimi buldum.Daha ne!” diyerek sarılmış boynuna.Adam’da ise gül kokulu bir tebessüm…”

Kadın’ın gözünden;

“Gülleri çok severdim. Hep hayalimdi gül kokulu bir bahçemiz olsun. O gece çok sıcaktı, o gecede huzur vardı. İpek geceliğime pencere arası rüzgarı değdikçe, bulutların üstünde uyuyor gibiydim. Yanımda sevdiğim Adam ile…
Göz kapaklarımın ardındaki aydınlık ve burnuma gelen aşk kokusu ile gözlerimi açtım. Ah!! Soluklarıma doldurduğum Adam. Gül dudaklım baş ucumdaydı.. Uzanıp bir öpücük kondurdum. Sanki tüm gece ona acıkmıştım. Dudakları gül reçeli tadındaydı. “Güllerin açtı” dedi. Gözlerinin içinde açmayı bekleyen yüzlerce tomurcuk vardı sanki ışıl ışıl. “Artık gül kokulu bahçen var” diye ekledi. Gülümseme ile doğrulup bir daha öptüm. Henüz kahvaltıya oturmadan doymuştum. “Gül kokulu bahçe hayalimi buldum. Daha ne!” diyerek sarıldım boynuna. Yüzündeki tebessümden gül kokusu yayıldı odamıza. Az geri çekti kendini ve belimden kavradı bir eli ile, diğeri ise yüzümü seviyordu. Ben bir gül çiçeği idim sanki. Dudaklarımda gezdirdi parmaklarını.

Ah! Elleri kâinat kokuyordu bu Adam’ın. Avuç içinden öptüm ve gül kokulu bahçe işte tam orasıydı. İnsanın hep hayalini kurduğu şeyden, daha daha kusursuz birşey yaşıyor oluşu beni var oluşa hayran bırakmıştı. O an toprak gibi serilmesini istedim sevdiğim Adam’dan, yatağın üzerine ve ben de zamanı geçen gül yaprakları gibi kendimden geçerek döküldüm onun üzerine. Gülümsedikçe güller açtı dudaklarımızda.

Gül Dudaklım

Hem sevgim gerçek, hem huzurum, hem hayalim…

(Hikaye, hissederek yazan bir adam tarafından, hayali olarak yazıldı. Bir kadın ise, hissettiği ölçüde, kendi hayalini yazarak devam etti)