-Sana bir sorum var!
-Tabi sorabilirsin.
-En son ne zaman, etkilendiğin bir olay yaşadın?
Adam güldü soruya ve
-Söylerim ama “Bu ne ya” diyebilirsin. Benim etkilendiğim olaylar, havadaki toz zerreleri kadar olabiliyor.
-Kesin “Bu ne ya” diyeceğimdir ama olsun merak ettim. Senin etkilendiğin şeylerde, herkes farketmese de, vardır bir şeyler eminim.
-Pekala, madem merak ettin, anlatayım. Geçen gün duştan çıktım. Kurumak için odaya geçtim. Oda, tahta duvarlarla çevrili. İki tane de ahşap penceresi var. Bunlar, belki de dizayn edildikten sonra 3 nesil yaşamış ama arada tahtaların kötü olanları değiştirilmiştir. Odada bir koku var. Yapmur yağdığında dış duvar ıslanınca da tatlımsı bir koku çıkar ortaya. Onu koklamak bile etkilidir aslında. Çok detaylandırıyorum farkındayım ama olaylar yaşanırken, etrafın etkeni çok fazla. Düşünsene dağda, taşa toprağa sürünerek akarak gelmiş suyla yıkanmışım. Günün yorgunluğunu soğuk suyla akıtmışım. Belimde havluyla odaya girmişim. 200 yıl önce nine ve dedenin baktığı pencereden bakarak bedenimi kurutuyorum. Odanın kronik bir kokusunu da soluyorum ama yanında bir de tatlı bir esinti var. Kuzeybatıdan akşama doğru esen tatlı rüzgar, içinde etraftaki her şeyin kokusunu süpürerek taşıyıp getirmesiyle yüzümde oluşturduğu tebessümü de eklemek istiyorum. Tam o sırada, hiç duymadığım bir kuşun sesi ya da daha önce farkında olmadığım. Tam odadan bir iki saniyeliğine çıktım ve bir şey alacaktım. O sırada o sesi farkettim. Evet, duydum ama odadan çıkarken farkettim. Öyle tatlı ötüyordu ki, bir şey diyordu muhtemelen ama anlamıyordum. Ancak güzel geldi kulağıma. Odaya geri döndüm ve penceredeki demire dayadım çıplak göğsümü. Sese kulak verdim. Biraz durdum öyle. O sese, o kuşun seslenişine vakit ayırdım. Kuş farkettiyse bunu, kâle alındığını farketse mutlu olurdu belki de. Belki de farketti ve o yüzden uzun tuttu seslenişini. Beni etkileyen bu değildi tabi. Bunun akabinde farkettiğim şeydi…
-Nedir o?
-Gün içinde kim bilir, kâle alınacak neler olup bitiyor etrafımda. Ancak yaşadığım ânın içinde kafam işlerde oluyor, başka düşüncelerin seslerine odaklanıyorum. Olduğum anda yaşanan güzellikleri kısmen kaçırıyorum. Yaşadığım âna vakit ayırmıyorum sanki. ‘İşleri bitirme’ aceleciliği, ‘yemeği geç olmadan hazırla ve ye’ aceleciliği, ‘geç oldu erken yat sabah erken kalkacaksın’ aceleciliği derken, acele davranışların içinde kaçırdığım sesleri, kokuları görüntüleri farkettim. Bu zaman zaman olur bana ama en son etkikeyen dedin ya en son yine böyle bir an yaşadım. Yaşadığım ânın içinde belki de beni yönlendirecek mesajlar var ve bunları kaçırıyorum, bilmiyorum. Belki de beni tebessüm ettirecek olaylar yaşanıyor ama görmüyorum. Belki de, koklayınca “oh be!” diyeceğim kokuları geçiştiriyorum, bilmiyorum. Ancak o kuşu dinlerken oluşan yüzümdeki tebessüm, gönlümdeki tatlı his ve akabindeki huzur beni etkiledi. Biraz daha sakinleştim. Yine küçük bir ders aldım anlayacağın. “Tamam işin gücün var. Olması gerekenler var, derdin, sıkıntın ve dahası da var ama hepsini kafanda taşıma. Vakti gelince elinden geleni yap ve bırak. Yaşadığın anın içindeki tatların da keyfini çıkart” dedim kendime. Her zaman bu farkındalıkta olamayız, insanız ama farkındalık geldiğinde de bunun anlamını yaşamalıyız. İşte benim etkilendiği zerre.
dedi ve güldü Adam
-Ee ne düşünüyorsun? “Bu ne ya” diyor musun
diye ekledi.
(Soru soran ve cevabı dinleyen kişi sensin gibi düşün ve sen söyle, ne düşünüyorsun bu anlatılanlarla alakalı?)
Poesia
29 Ağustos 2021 — 21:47
Doğa istikrarlı da olsa yavaş işliyor, biz günümüz dünyasının aceleciliğinde özümüzü yitiriyoruz. O yüzden yaptığın işi olabildiğince yavaş yapmaya meditasyon der olduk. İnsan olmak ise gün içinde zaman ayırıp yapılan bir eylem olmuş.
Büşra
29 Ağustos 2021 — 21:50
Etkilenmekte çok haklı olduğunuzu düşünüyorum ben açıkçası . O kadar güzel bir yerde yaşıyorsunuz ki etkilenilmeyecek gibi değil . Gün batımı ,Karadeniz’ in yeşilliği ,dağların manzarası , doğadaki canlılarla iç içe olmanız hepsi ayrı güzel. Hele birde şehirde bile sabah namazı vakitleri kuşlar cıvıldıyorken bulunduğunuz yerde kimbilir ne kadar güzeldir .
kameraygun
29 Ağustos 2021 — 23:39
Öyle ama anlattığım gibi, içindeyken göremez hale geliyoruz. İnsan farkındalığını diri tutmadığı sürece her yerde aynı olabilir. Ben şehirde doğdum büyüdüm. Orda da güzellikler hep vardı. Bizi iyi hissettirecek her şey, her yerde var. Biz algımızı açacak yöntemler geliştirelim yeter 🙂 insan her yerde yaşar ve tat alır 👌
N.M
29 Ağustos 2021 — 22:10
Soruyu soran adam: hayır “bu ne ya diyemem”.
Aklima bir söz geldi (kitaptan alinti)
Hiç kimse bir akşam gördüğümüz gibi bir gün batımına sahip olamaz. Tıpkı yağmurun camlara vurduğu, uyuyan bir çocuğun yaydığı sakinliğin ya da dalgaların bir kayayı kırdığı büyülü anın hiç kimsenin bir akşamı olamayacağı gibi. Hiç kimse dünyadaki en güzel şeye sahip olamaz – ama bilinçli olarak ondan zevk alabilir ve onu sevebiliriz. P.Coelho
Aslında biz hayatın telaşına okadar bağlandık, etrafımızda olan biteni unuttuk. En iyi araba,en güzel ev,……..benim olsun.
Halbuki gerçek mutluluk ani yaşamak tır, ve her anı değerlendirmek. Ķüçük bir çocuğun yağmurda ıslanırken mutluluğu,kar yağdığinda dilini çıkartıp kartanesi yakalama sevinci,yıldız kaydığında en içten dilek tutup onun gerçekleşmesini beklemesi,bunları unuttuk..
Sen aslında bir pencere açtın, pencereden bakmak bana düşer.. teşekkürler
kameraygun
29 Ağustos 2021 — 23:46
Her akşama doğru, gün batımı izlemeye giderim. Ona sahip olsaydım belki de ihmal ederdim bilmem ama her akşam batışını görmek, onun gidişine tebessüm etmek çok güzel bir duygu ve her yeni gün, bunu tekrar etmek, ona değer vermek demek. Verdiğim değerin karşılığını da bana veriyor, güzel hislerle…
Kanaatkarlık, elinde olana değer vermede en önemli unsurlardan biri. Gözünü başka yöne dikmeden, elindekini değerlendirmek… 👌
E.A
30 Ağustos 2021 — 11:11
Bedenini yasladığında pencerenin demirlerine. Verdiği o sert ve soğuk his. Ötüşü dinlerken ıslak saçlarından belli belirsiz sırtına damlayan sular. Bir ses için dışarıya dikkat kesildiğinde gözünün bir anlık bile olsa değdiği bir ağaç, bir yaprak, bir gökyüzü… Yaratılan her şeyin zerrelerimize biz farkında olarak ya da olmayan bıraktığı etki… Bedenimizden, uzuvlarımızdan ruhumuza dolan huzur… “Bu ne ya” denmeyecek kadar kıymetli.
kameraygun
30 Ağustos 2021 — 12:07
Yaşayıp da anlatmadıklarımı anlattınız 🙂 kıymetli elbet…
E.A
30 Ağustos 2021 — 14:13
Hissettim…