Dolanıyordum etrafımı hissede hissede…
Gözlerim yine onda kaldı…
Kardelen!
Dün bir an yaşamıştık onunla: “Gün batıyordu. Hedik yapmak için birkaç fındık dalı almaya gitmiştim. Mezarlıkların yanından geçerken hemen kenarda kardelen topluluğu vardı. Yanına oturdum. Onların gözünden bakayım dedim. Oldukları yer şahaneydi.
Gün batımı gözümü aldı. Bir gün batımına, bir kardelene baktım. Sonra yanına uzandım ve ikisine birden aynı anda baktım;
Etkileyiciydi!
Baktığın yerin önemini tekrar ele aldım. Her biri ayrı ayrı güzeldi. İkisine birden bir noktadan bakmak daha başka güzeldi.
Hedik için aldığım fındık dallarının tepelerini kesip tekrar toprağa gömdüm. Onu kullanmak için kestim. Çünkü ona ihtiyacım vardı. Sonra ondan bir parçaya, hayat dolu o zengin toprakta, tekrar yaşam bulsun diye yer ettim. Bereketi için Besmeleyi es geçmedim. Ve kestiğim dal yaralarına, hastalık kapmasın diye toprak serdim. Son bir kez baktım(vedadır bu) ve ayrıldım…
Dönüş yolundaydım. Eve az kalmıştı ki, tekrar yanından geçtiğim kardelene teşekkür etmek geldi içimden. İç işte. Geliyor birşeyler. Yarı yoldan koşarak geri geldim ve kardelenin başından üç kez öptüm. Sonuncusundan sonra gülümsemem komiğime gitti. Neye gülümsüyordum ki? Yolun yarısından koşarak nefes nefese kalmış ve kardelenin yanına uzanmış bir şekilde bir yandan öper bir yandan nefes almaya çalışırkenki hayalime bir de beni izleyen birinin, “Ha bu ne yapıyor!” der gibi bakışını da ekledim. Beni güldüren buydu 🙂 Buraya nereden geldik? “İçimden geleni bastırmayışımdan…”
Ve günün sonunda güzel bir kare vardı elimde…”
Bugün yine karşılaşınca, dedim “Biraz oynayayım” onunla. Birkaç fotoğraf çektim.
Biraz seveyim dedim 🙂
Kamerayı önüne yatırdım. Kısmen bir portre yakaladım.
Sonra biraz şebeklik dozunu yükselttim 🙂
Baktım olacak gibi değil. İstediğim gibi kardeleni gökyüzüyle birleştiremiyorum, koparmak da istemedim, kökünden aldım. Kökünü de görmüş oldum, soğanlı yapısı vardı. İnceledikten sonra göğe yükselttim ve başladım çekmeye:
Hoşuna gitti,
Gülümsedi(bana göre),
Fişe takınca güneş yaktı 🙂
Çekimlerden sonra gezintiye çıktık. Çekimler yormuş olacak ki, omuzuma serildi.
Sevdim onu. Sanırım hoşuna gitti.
Çünkü defalarca koklamama rağmen alamadığım kokuyu, mest olacak şekilde aldım kardelenden. Benim için bu koku önemliydi. Kokular benim için önemlidir. Hatırlamak için…
Gezintimizi sonlandırarak, toprakta elimle açtığım yeni yerinde yaşamına devam etmesi için bıraktım.
Bende güzel hislere ve anılara yer ettiği için bu minik serüveni paylaştım. Bunlara nasıl geldim? Kısaca içimden geldi. Zaman zaman içimdekini bastırmadan uyguladığım anlardan biriydi. Bastırma içindekini. Yaşayacakların ufacık da olsa bırakacağı etkiler inanılmaz büyüklükte olabilir. İçimize bir yerlerden geldiyse, vardır nedeni. Nedeni sorgulama ve yaşa bakalım. Neler göreceksin, duyacaksın, tadacaksın ve hissedeceksin… 😉
Habibe
30 Ocak 2015 — 20:11
Harika:)
kameraygun
30 Ocak 2015 — 21:25
Beğeninizle daha harika oldu 🙏😊
Habibe
30 Ocak 2015 — 21:34
🙂
elif
16 Mart 2015 — 12:00
Kardelen halini sorana anlatır içinden ne geçiyorsa..Ama koparilmamali toprağından..
Sarılırken bıraktığı göz yaşları acıttı şairin canını…
Kaleminiz manaya kavuşmuş..
Daim olsun…dileğiyle..
kameraygun
16 Mart 2015 — 12:21
Teşekkür ederim ince düşünceniz için 🙏 ve güzel dileğiniz için…
Berna
4 Mayıs 2015 — 23:05
Nasıl bir insansınız ya siz,bu fotograflar yazılarınız,kelimelerdeki anlamlar..Gerçekten beni çok etkiledi.Yazdıklarınızı hissediyorum yaşıyorum gibi,cok farklı cok tuhaf
kameraygun
5 Mayıs 2015 — 02:36
Hissediyorum ve yazmaya çalışıyorum. Hissiyatınız da buradan geliyordur diye düşünüyorum. Sizde güzel hislere vesile oldularsa büyük bir memnuniyet duyarım. İçinizde birşeyler uyandıysa üzerine gidin. Hissetmenin tam zamanıdır belkide. Mahçup edici yorumunuz için de teşekkür ederim. 🙏☺