Neler yaşadık?
Ne yaşamadık ki?
Bunları bir de ben dillendirince ne halkın duyarlısı olacağım, ne de birşeyler çözülecek!
Ama içim kaynıyor. Olayların sıcak yaşantısı buna sebep. Uzakta değil, tam da içinde…
En başından şu âna kadar, pek çoğuna vâkıf olduğum sürecin olmadığım kısmını dillendiremem. Çünkü duyduğuma inanmam, gördüğümün yarısına inanırım, yaşadığımın ise tamamına…
Yarısından bahsedecek çok şeyim var. Bir kanıt sunup inandırmak için değil, sadece konuşmaya ihtiyaç duydum…
Yaşananlar, süreci ve sonuçları.. bunların gerçekliğinin sorgulanması ve tam tersi gerçek olduğunun bağrılması.. sürecin gerçekleşme aşamaları, gerçekleşirken şahit olunanlar, sonuçları; göğüs kabartısı ve yürek burkuntusu…
Hiçbirşeyden haberi olmayan insanlar, fazlasıyla haberi olanlar.. bilerek ve isteyerek zarar verenler, bilmediğinden geri durup teslim olanlar.. tüm bunların ağır sonuçları ve yürek ferahlatmaya destek çıkarımları…
Herşeyin düzmece olduğu iddiaları, fazlasıyla gerçek yaşanılanlar, fazlasıyla yalan yayılan haberler(!), bunlara inanan insanlar ve akabinde dünyaları kurtaracak söylemleri(!)
Ben, o helikopterden inen mermilerin hedefinde değildim. Ancak o mermilerin isabet ettiği insanların kanına şahitlik ettim. Yaşamadım ama gördüm. Benim için inanma oranı yüksek. Okumadım yada duymadım.. gördüm ve hissettim…
Yan komşumun 3 arkadaşı boğaz köprüsünde vefat etti. Tankların insanların üzerinden geçerek ilerlediğini de aramızdaki konuşmada dillendirdi. Boğaz köprüsündeki askerlerin gördüğü muamelenin nedenini az çok gözlerinden görebiliyordum. Morali bozuktu, moralimiz bozuk. Bu denilenlere inanılmayabilir. İnanılsın diye de değil. Bulunduğumuz ortamın psikolojisi bu ve verilen tepkilerin ölçüsünü de bu psikolojiyle ayarlayan insanları da düşünelim ve dahası tabi…
Tüm dahası olayların üzerine gerçekliği sorgulanacak ve kanıt sunulamayacak onca haber yayılıyor. Bunlara inanılıyor ve tavır alınıyor. Karşı beri geçiliyor yada yandaş oluyor. Yine bir taraf olmaya zorlanıyor…
Hepsi bir yanda olsun. En gerçeğine gelelim. Vefat eden o insanlar! Gerçekten hayatları bu dünya için son buldu. Bunu nedensiz yaşamadılar. İnandık ve sonuçları onlara daha fazla etki etti.. ama o anlık. Sonuçlar devam ediyor. Geride kalanlar için sonuçlar daha da etkili!
Düşünsene!
Günlük yaşamının seyrindesin. Akşam oluyor ve bir haber geliyor. Sonra buna karşı geliyorsun ve hayatın ummadığın ama göze aldığın şekilde son buluyor. Birşey biliyorum ve ona inanarak yaşıyorum: “Bir insanın ölümü, doğduğu gün yazılmıştır”
O vefat edenlerin yazılmışlığı bu günde miydi?
Bana göre öyleydi. Bir hiç uğruna mı?
Hiç birşey nedensiz değildir. Asıl bundan sonra başladı…
Birşeyler değişsin istendi, sonra büyük bir taraf bunu istemedi, karşı çıktı ve değişmesini istemediği kısım değişmedi ama.. ama çok şey değişti…
Daha önce bunu dillendirsek, hayal gibi kalır ve çok da gözde büyütülmezdi.
Yaşanınca öyle değil ama…
İşte yaşananlarla değişenler var! Hani nedensiz değil ya yaşananlar.. işte çıkarılacak bir sürü nedenler:
Devamlı dillenen kısımlara değinmeyeceğim. Değişimin başladığı yapı taşına geleceğim, toplumun yapı taşına, bana!
Neleri değiştireceğim peki?
Nedir yapmam gereken?
Bu dünyadaki görevlerini tamamlayıp, birçok ders veren, yok olan hayatların etkisiyle neler değişecek?
Zaten yapmaya çalıştığım pek çok şey
●İnsani değerlerimde asli iyileştirme,
●Aklı başında ve doğru kararlar verecek sağlam bir bilinç,
●Tam desteklenmiş doğru inanç,
●En yüksek potansiyelde bir donanım,
●Birlik beraberliğe her an hazır bir iletişim,
●Güçlü ve ılımlı bir psikoloji,
●Yeri geldiğinde, gelen o kudretli gücü, doğru kullandıracak bir sakinlik,
●Duyduklarıyla değil, gördüğüyle ve yaşadıklarıyla orantılı karar verme gücü,
●Çözümsüz sözler, konuşmalar değil; çözümlü uygulamalar sağlayacak destekli davranışlar,
●Ayrım yapmayan ama doğru ayrımı da kaçırmayan bir bilinç,
●Üzüntüsünü yaşayan ancak üzüntüyle yok olmayan, daha güçlü ayaklanan ve daha iyiye ulaşmaya gayreti olan daimi kudrete kavuşan ve bu kudreti bırakmamak için gayret gösteren,
●Her ne olursa olsun, herşeyin zamanı geldiği için yaşandığını bilen ve bunları göz ardı etmeden, her an yok olabileceği bilinciyle yaşamını süren bir insan olmam gerekmiyor mu?
Bir an için yaşananlara ve sonuçlarına daldım. Kendime baktığımda bu durgun ve solgun halimin beni yok edeceğini hissettim. Ama yok olmadım. Benim yok olma zamanım değildi. Bu bilince ulaşmamın da vakti vardı ve geldi…
Göz ardı edilemeyecek yaşantılara şahitlik etsem de onlarla kalamazdım. Yaşananlar bir değişim içindi. Gelen düşünceler de öyle.. ve değişim başladı…
Rahmetle anacağım o insanlar, kızgınlığımı körükleyecek diğer insanlar, bir çok algı yaratarak önce kendini sonra ortalığı velveleye veren diğer insanlar.. işte tüm bunların bana olan etkisiyle olduğum yerde kalmayacağım. Bunları kalmam için değil, ilerlemem için yaşadım…
İçimde burukluk, kızgınlık, şaşkınlık, öfke, hayret, telaş ve dahasını yaşayarak, ümitle tüm bu olanların dersine vakıf olarak ilerlemem ve değişen toplumun sağlam bir yapı taşı olmam gerektiğini düşündüm. Ben iyiysem herkes iyi olabilir. Ben iyi olmazsam, herkese hiçbir faydam da olmaz!
Geri getiremeyeceğim pek çok şey var. Benim elimden, hatta kimsenin elinden gelmeyen şeyler. Tüm bunların devamlı içine girip, çıkmazlarda çıkış aramamın yanlış olduğunu düşünerek, geri gelmeyecek olan geçmişi kabullenip, doğru olan bilince bir an önce kavuşarak, yaşanılanların his, deneyim ve tecrübesine dayanarak ilerlemeliyim. Unutmayacağım ama içine de kendimi gömüp kalmayacağım. Değişime en doğru katkıyı vermek için, kendimle başlıyorum. Bunca yaşanılanın verdiği hisler, duygular ve bakışlar nedensiz değil. Bunları irdeleyecek ve yaşayarak dillendirmeye çalışacağım. Yani değişimimi sözde bırakmayacak, elimden ve gönlümden geldikçe yaşatacağım. Gözlerimin ve gönlümün dolarak yaşadığım bu topraklarımı seviyorum ve bu toprakları iyi etmek için de, atmam gereken adımların en sağlam olması gerektiğine inanıyorum. Bunca zaman bir faydası olsun diye çaba gösterdim, paylaşarak. Bunun etkilerine de şahit oldum. Bu etkiyi arttırmak ve gelişimimin bir fayda sağlaması için elimden ve gönlümden gelenleri yapmaya devam edeceğim. Her türlü desteğe ihtiyacım var ve her türlü desteği vermek için de bir çabam var. Çünkü biz toplumuz. Biz birlikte varız ve birlikte yok olacağız. İlerlememiz de birliğimizle. En doğru ilerleyişe ortak olmak için, birliğimiz ve desteğimiz daim olsun…
Tüm bu süreçte yaşananlar bir oyun dahi olsa, gerçek olan birşey var!
“BİZ GERÇEKTEN BİR OLABİLDİK!”
İşte inancımı destekleyen bu güç!
Ümidimi destekleyen büyük güç!
Bu bir oyun dahi olsa(ki bu sadece bir misal), oyuna verilen karşılık gerçekti. Biz gerçektik. Bu millet gerçekti!
Tüm birliğimiz daim olsun!
Sözde kalmasın diye çabamı, bu birliği sağlayacak unsurlara yönelterek ve önce kendimi, sonra da çevremi geliştirerek göstereceğim. Ben değişince, biz de değişeceğiz!
Değişimimiz hayır olsun ve yolu açık olsun…
Serap
18 Temmuz 2016 — 21:41
Varlığın, varlığımız daim olsun arkadaşım…